Barcelona’nın Tarihi

Last Updated on 9 February 2017 by TT

Barcelona’nın tarihi 2000 yıl öncesine dek uzanır. Daha önce bölgede İberler ve Antik Yunanlar tarafından kurulan küçük yerleşimler olmasına rağmen Barselona’nın iyi bilinen tarihi şehri MÖ 230 yılında Kartaca Kralı Hannibal’in babası Hamilcar Barca‘nın şehri kurması ile başlar. Kartacalı’lardan sonra gelen Romalılar ise bugünkü Gotik Mahalle’nin olduğu yerde şehri büyüterek etrafını surlarla çevirmiş ve adına “Barcino” demişlerdir. Fakat Roma döneminde küçük bir şehir olan Barcino önem açısından güneydeki Tarragona şehrinin gölgesinde kalmıştır.

Müslüman ve Frenk işgallerinin ardından 878 yılında derebeyi Guifre El Pilos (Kıllı Wilfrid) tarafından ilk defa Barselona Kontluğu (Comtes de Barcelona) kurulur. Bu kontluk 11 yy’a dek Müslüman Emeviler’in çekildiği topraklar üzerinde zenginleşerek büyümüştür. Kral III. Ramon Berenguer ise (1082-1131) Akdeniz’de gücünü ve varlığını arttıracak olan donanma ve deniz ticaret filosunu kurmuştur.

banner

Katalonya’nın Altın Çağı

1137 yılında Barselona Kontu IV. Ramon Berenguer batı komşusu Aragon Kraliçesi Petronilla ile evlenerek Aragon Kırallığı ile güçlerini birleştirmiş bu da Katalonya’nın altın çağının

barselona tarihi, ramon gerenguer

başlangıcı olmuştur. Ortak kral I. Jaume 1230 yılında Balear Adaları’nı (Mayorka, İbiza, Minorka) ve Valencia’yı Müslümanlar’dan geri alarak prestijli conqueridor (fatih) ünvanı almıştır. Oğlu II. Pere ise 1282 yılında Sicilya’yı ele geçirerek krallık topraklarını İtalya’ya dek uzatmıştır. Kraliyet ailesinde yaşanan ayrışmalara ve komşu Kastilya Krallığı ile yaşanan çekişmelere rağmen bu birleşme sonucu Katalonya’nın Akdeniz’deki deniz ticaretine dayanan imparatorluğu son derece güçlenmiştir. Bu güç birleşmesi sonucunda farklı dönemlerde Malta (1283), Atina (1310), Korsika (1323), Sardinya (1324) ve Napoli (1423) dahi Aragon-Katalan hakimiyetine girmiştir.

Katalonya’nın İspanya’ya Bağlanması

Aragon soylularından Fernando’nun 1479’da tahta çıkması ve ardından Kastilya Kraliçesi Isabel ile evlenmesi Katalonya Krallığı için hiç hayırlı olmadı. Bu evlilik Katalonya’nın günümüze dek önce Kastilya sonra da İspanya Krallığı’na tabi olması sonucunu getirmiştir.

1702-1713 İspanyol Veraset Savaşları sırasında ise Katalonya Avrupalı müttefikleri tarafından yalnız bırakılmış ve Burbon Hanedanlığı’ndan gelen dönemin İspanya Kralı V. Felipe tarafından 1714’te işgal edilmiştir. V. Felipe, Katalanca konuşmayı yasaklamış, Katalonya Parlamentosu’nu (Generalitad) lağvetmiş, yıktırmış ve yerine şehri gözetlemek için (bugünkü Ciutadella Parkı’nın yerinde) büyük bir kale (Ciutadella) inşaa ettirmiştir.

Katalan Modernizmi

19. yüzyıldaki endüstri devrimi ile sefalet ve yorgunluk içindeki orta sınıf zenginleşmeye başladı. Şarap, mantar, yün ve demir endüstrileri gelişti. İşçi göçleri sonucu oluşan nüfus artışı şehri genişletmek ve 1854’te şehrin ortaçağdan kalma surlarını yıkma ihtiyacını

barcelona'nın tarihi, plaça de espanya
Plaça de Espanya, 1929 Dünya Ticaret Fuarı için düzenlenmesi

doğurmuştu. 1869’da Katalunya Meydanı’ndan başlayarak şehrin yeni bölgesi (L’Eixample) inşaa edilmeye başlandı. Serpilen burjuva sınıfı Paris’in ızgara plan yerleşimi örnek alınarak inşaa edilen bu yeni ve şık bölgede modernisme tarzının da etkisi ile birbirinden lüks ve yaratıcı malikaneler inşaa ettirmek birbiri ile yarıştı.

Modernisme akımı, aynı zamanda Katalan dili ve kültürünün yeniden dirilmesine yardımcı olan Katalan Rönesansı (Catalan Renaixença)’nın en önemli dışa vurumudur. 20. YY’a gelindiğinde ise Barselona artık İspanyol çağdaş ve avangard sanatının merkezi olmuştur.

banner

İspanya İç Savaşı

20. yüzyılın ilk çeyreğinde Barselona kendini merkezinde anarşizm, cumhuriyetçilik, burjuva milliyetçiliği, çetecilik, polis terörizmi ve haydut siyasetçilerin (pistoleros) bulunduğu bir girdabın içinde buldu.

barselona, ispanyol iç savaşı, barselona franco dönemi
Franco karşıtı bir savaşçı

1931 yılında İspanya’nın yeniden şekillendiği İkinci Cumhuriyet Dönemi’nde ise kahraman milliyetçi Katalan önderler Francesc Macià ve Lluís Companys Katalonya’yı hayali İberya Federasyonu içinde yer alan bir cumhuriyet olarak ilan ettiler. Bu dönemde İspanya’nın üniter bir devlet olduğunu kabul etmeleri için baskı yapılmasına rağmen Katalonya’da yerel bir hükümet ve parlamento (generalitat) oluşturulmuştur.

1936 yılında, Diktatör General Franco’nun sahneye çıkmasından yaklaşık bir yıl sonra şehir, simgesel olarak Lluís Companys’i başbakan olarak benimsemiş olan devrimci anarşistler ile Marksist İşçi Birliği Partisi (POUM) ve troçkist milislerin yönetimi altına girdi. 1937’de yönetimi ele alan Katalan Kominist Partisi (PSUC) ise anarşistleri ve POUM’u silahsızlandırmıştır.

Milliyetçi-muhafazakar-faşist diktatör Franco ile özgürlükçü cumhuriyetçiler arasında 3 yıl süren çok kanlı bir iç savaş sonrasında Barselona 1939 yılında Franco tarafından ele geçirilmiş ve bu gelişme 1975 yılına dek 36 yıl sürecek olan karanlık ve baskıcı döneminin başlangıcı olmuştur.

Diktatör Franco’dan Bugüne

barselona 1960'lar endüstrisi, seat otomobil, franco, Barcelona 1960's seat carFranco rejimi döneminde Katalonya’da olumlu ekonomik sonuçları olan iki gelişme olmuştur. Bunlardan ilki 1950 ve 60’lı yıllarda yaşanan endüstriyel atılım (ki bu dönemde İspanya’nın fakir bölgelerinden 1.500.000 işçi göçmen olarak Katalonya’nın çeşitli
bölgelerine yerleşmiştir), diğeri ise Katalonya sahillerinin (Costa Brava ve Costa Dorada) Avrupadan gelen milyonlarca ziyaretçi ile İspanya’nın ilk yaz turizmi destinasyonu olmasıdır.

Katalonya’nın İspanya tarafından özerk bölge olarak tanınması ancak Franco’nun ölümünden 3 yıl sonraki (1978) Yeni Demokratik İspanyol Anayasası ile gerçekleşmiştir. Bu yeni anayasa ile Katalan Parlamentosu, tarım, eğitim, sağlık, endüstri, turizm ve ticaret alanlarında geniş ve özerk yetkilerle donatılmıştır. İlk Katalan yerel parti seçimleri 1980’de gerçekleşti ve yönetimi Jordi Pujol’un ılımlı milliyetçi partisi CiU kazandı. Bu yönetim 2003 yılında iş başına geçen Pascual Maragall yönetimindeki sosyalist-milliyetçi koalisyon (PSC ile PSOE Partileri) gelinceye dek iktidarda kaldı.

Bugünün Barselonası

Katalan bayragı, katalonya bayrağı
Katalonya Bayrağı

Barselona ev sahipliğini yaptığı 1992 Yaz Olimpiyat Oyunları ile kendini yenileyerek oldukça gelişmiş ve çağdaş bir konseptle dünya sahnesine çıkması için çok büyük bir fırsat yaratmıştır. Daha önce denize kapalı yaşayan şehir kilometrelerce uzunluktaki şehir plajları, rekreasyon alanları, sayısız ve ilginç müzeleri ve adım başı rastlanılan ilginç sanat eserleri ile dünyada görülmesi gereken 10 şehirden biri haline geldi.

“İspanya’nın Ankara’sı Madrid ise İstanbul’u da Barselona’dır”. Şehirde biraz zaman geçirdiğinizde biraz Paris, biraz Roma, biraz İstanbul ve hatta plajda denize girerken de bir parça Antalya tadı alabileceğinizi söylemek hiç de abartı olmaz.

Şehre uçakla gelenler şehirle ilk tanışmalarını uçak havalimanına inmeden önce şehrin üzerindeyken yaşarlar. Masmavi bir deniz, ince kumlu mavi bayraklı plajlar ve alçak yeşil tepeler arasına sıkıştırılmış hissi veren şehrin rengarenk mozaiği ve dinamikliğinini bu panoramik manzaraya bakarken dahi hissedersiniz.

Barselona, ülkenin başkenti Madrid ile sürekli tatlı bir çekişme ve rekabet içindedir. Uluslararası yatırım potansiyeli açısından nüfusu da daha fazla olan Madrid’i geçemese de bu dinamik metropol pek çok alanda İspanya’nın dinamosudur. Çünkü Barselona, daha sıcak kanlı olan başkent Madrid’e kıyasla daha yenilikçi, daha rekabetçi, daha cesur ve dünyaya daha açık bir şehir olmuştur.

92 Yaz Olimpiyatları modern Barselona’nın kaderini belirleyen en önemli girişimdir. Olimpiyatlara hazırlık sürecinde Katalan, İspanyol ve uluslararası mimar ve sanatçılar ordusu şehri adeta baştan yaratmıştır. Sayısız sanatsal ve turistik makyaja ilave olarak endüstriden kurtulup yüksek teknolojiye geçiş için geçmişteki ağır sanayii ve endüstri bölgeleri yıkılmış, yerine, bilişim, bio-medikal, multimedya gibi sektörleri cezbedecek altyapı yatırımlarına girişilmiştir. Örneğin bu girişimin somut bir sonucu, Avrupa’nın en güçlü süper bilgisayarı “Mare Nostrum”’un burada kurulmuş olmasıdır.

İstanbul’la kardeş şehir olan Barselona 2008 yılında Paris ve Londra’dan sonra Avrupa’da markası en güçlü olan üçüncü şehir seçilmiştir. Profesyonelce ve bilinçli yapılan bu markalaşma çalışmaları sayesinde 1.6 milyon merkez nüfusuna rağmen şehir her yıl on milyona yakın turist çekmektedir. Bu ziyaretçilerin önemli bir miktarı da dünya seyahat pastasının kaymak tabakasını oluşturan fuar ve kongre ziyaretçileridir.

Leave a Comment